Türkiye, bir turizm cenneti. Bu yazıda Türkiye’de gezilebilecek 10 Tarihi-Turistik yeri sizler için derledik. Bu yazı eğer yurt dışından ülkeye geliyorsanız sizler için adeta bir rehber niteliği oluşturacak ve seyahat rotanızı çizmenize yardımcı olacak.
Ölüdeniz – Muğla (Fethiye)
Reklam kampanyanızı oluşturmadan önce, pazarlama hedeflerinizin ne olduğuna karar verin. Ne yapmak istediğinize kampanyanızı oluşturduktan sonra karar vermek yerine bunu yapmadan önce karar vermek; hedefleme, bütçe ve biçimlerinizin en yüksek etkiye sahip olmasını sağlar ve bu kampanya ayarlarının her birinden elde edebileceğiniz sonuçlar ile ilgili gerçekçi hedefler belirlemenize yardımcı olur.
Nereleri Gezmeli?
- Kelebekler Vadisi’ne gidip yaklaşık 80 kelebek türüne ev sahipliği yapan bu doğa harikası mekanda, kelebeklerin doğayla ahenk içinde dans edişinin tadını çıkarabilirsiniz.
- Ölüdeniz Plajı’na gidip durgun suların sakinliğine kendinizi bırakabilir, incecik kumlarda dinlenebilirsiniz.
- Likya Yolu’nda uzun bir dağ yürüyüşü yapabilirsiniz. Muğla’dan başlayıp Antalya’ya kadar devam eden bu dağ yolu sizlere harika bir trekking deneyimi vaat etmektedir.
Türkiye’nin güney sahillerine yolculuk yapmak ve yazın tadını dinlenerek, sakin bir biçimde çıkarmak istiyorsanız Ölüdeniz tam size göre.
Salda Gölü – Burdur
Yüzölçümü yaklaşık 44 kilometrekare olan ve Burdur’un Yeşilova ilçesine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan bu karstik göl, Türkiye’nin en temiz, en berrak ve en derin gölleri arasında yer almakta. İlginç olan şey ise, Dünya üzerinde Mars’ın özelliklerini taşıyan iki yerden birisi konumunda olması. Eşi benzerine az rastlanır cinsten bembeyaz kumları olan bir plaja sahip olan göl çevresinde, sit alanı ilan edildiğinden dolayı yapılaşma yasaklanmış durumda. Bu sayede göl ve çevresi bakirliğini korumuş ve bozulması engellenmiş. Yine bu sebeple, bölgede bir çok endemik bitki ve hayvan türleri bulunuyor.
Korunması için özen gösterilen, belki de çok daha fazla özen gösterilmesi gereken bu doğa harikası bölgeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Nemrut Dağı – Adıyaman
Adıyaman şehrine yaklaşık 78 kilometre mesafede bulunan Nemrut Dağı 2150 metre yüksekliktedir. Dağın özelliği ise geçmişte bölgede yaşayan Komagene uygarlığının kralı Antiochos’un anıtsal özellikte yaptırmış olduğu son derece büyük taştan heykellere sahip olması. Öyle ki bu dağdaki anıtlar, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş durumda.
Nemrut Dağı’nda gün doğumu ve gün batımı izlemek, turistlere eşsiz bir deneyim sunuyor. Dağa çıkacaksanız gezinizi mutlaka bu saatlere denk getirmeniz, geziden aldığınız hazzı arttıracaktır.
Pamukkale Travertenleri – Denizli
Denizli denince akla tabii ki ilk olarak Pamukkale Travertenleri geliyor. Bu dünyaca ünlü bölge, tıpkı bir çok doğal güzelliğimiz gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve korunuyor. Travertenlerin içerisinde bulunan mineraller ve termal sular, onlara bembeyaz bir renk veriyor. Öyle ki suyun şifalı olduğuna dair son derece çarpıcı kanıtlar da mevcut durumda. Bölgede 17 adet sıcak su havuzu bulunmakta ancak sadece bazılarında ve istediğiniz mevsim, istediğiniz saatte buraya gelip yüzebiliyorsunuz zira bölge UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığı için bazı havuzlar kriterler gereği korunmak ve bakir bırakılmak durumunda kalıyor.
Göbeklitepe – Şanlıurfa
Sene 1983, toprağında çalışan, tarlasını süren bir çiftçi, kendisine de ilginç gelen bir oymalı taş buluyor, ancak pek fazla önemsemiyor. Yıllar geçtikten sonra ise çiftçinin bulduğu bu taşın önemi çok daha net bir biçimde anlaşılıyor.
Evet üst paragraftaki bilgiyi de verdikten sonra gelelim listemizdeki en yaşlı bölgeye… Yaşlı denmesinin bir sebebi var zira son yıllarda yapılan çalışmalar ışığında burası dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olarak adlandırılmaktadır. Şanlıurfa kentinin 20 kilometre ötesindeki Örencik Köyü yakınlarında yer alan bu tarihi bölge 12 Bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski tapınağı konumunda. Öyle ki bu bölge, dünyanın eneski yapılarından biri olarak kabul edilen İngiltere’deki Stonehedge’den 7000, Mısır Piramitleri’nden ise 7500 yıl daha eskiye dayanıyor. Neolitik döneme ait olan Göbeklitepe, ilk tapınağın ve dolayısıyla yeryüzündeki ilk inancın merkezi olması açısından önemlidir: Bu bölgede 20’ye yakın tapınak tespit edilmiş ve şimdiye kadar sadece 6 tapınak gün ışığına çıkarılmıştır.
İnsanlık tarihi boyunca bilinen en eski uygarlık olan ve yazıyı bulan Sümerler’den bile yaklaşık 7 bin yıl daha eski olarak kabul edilen bölge, arkeoloji ve tarihe biraz meraklıysanız, aklınızı başınızdan alacak bir gezi vaat ediyor.
İstanbul – Tarihi Yarımada
Türkiye’de yaşayın veya yaşamayın, Türk vatandaşı olun ya da olmayın, İstanbul’un tarihsel önemini ve dillere destan güzelliğini mutlaka duymuşsunuzdur. İşte gerçek İstanbul’a, Tarihi Yarımada’ya bir yolculuk yapmak, tarihin kokusunu almak, muhteşem yapıları ziyaret etmek, boğazın esintisiyle birlikte sizlere unutulmaz anlar yaşatacaktır.